31 Mayıs 2011 Salı

Farewell.

Sana o hakaretleri etmeyip o yalanları söylemeseydim gidemeyecektim.

29 Mayıs 2011 Pazar

Değişim.

Ben lisedeyken her şey çok ilginçmiş, şimdi fark ettim.


Bir kere, ilişkilerde baskın olmak gibi bir kaidem yoktu, rahattım. Alttan alabiliyordum. Evet, insanı delirtecek kadar kıskançtım ama tahammül edebiliyordu insanlar bana.


Sevgilim hangi grubu seviyorsa o grubu ben de severdim mesela. Ya da sevdiği renkler bana da cazip gelmeye başlardı. Konuşma şekli bana da bulaşırdı.


Kim, benim sabrımı tüketti ?


Bu sorunun cevabını aslında çok iyi bildiğimi biliyorsunuz.


Sanırım şu an kim olduğumdan hoşlanmıyorum.


Bu arada, yarın benim doğum günüm biliyor musunuz ?


Kutlamayacağım. Neden mi ?


Doğduğuma mutlu olduğumu size kim söyledi ?

10 Mayıs 2011 Salı

Still..

Seviyorum. Hâlâ, ısrarla.

9 Mayıs 2011 Pazartesi

30th May of Hell



Doğum günüm yaklaştıkça çıldırıyorum. 
 
Sen göremiyorsun ama arkanda biri var.

Ehe. ^.^

Huzursuz Rüya


Uyuyamıyorum.

Saatlerdir, günlerdir aynı çile. Aynı bok. Aynı püsür.

Aynı kırık tırnak uçları. Aynı adamın kokusu üzerimde. Aynı gözyaşları. Aynı mavi, ama ölü hatıralar. Aynı bira tadı, aynı sigara, aynı ölümcül nefes darlıkları. Aynı saat, aynı sabah, aynı ezan. Aynı yüzükler parmağımda, biri sarı öteki gümüş olan. Aynı eski tat dudaklarımı aralağımda içeri sızan nefesten kalan. Aynı şarap. Aynı kadın. Aynı beden.

Yeni olanlar ise durdurulamaz titremem. Fizyolojimin içine sıçan bir sıçandım ben, evet biliyorum ve en önemlisi de önemsememem !

Aynı gözyaşları. Aynı histerik fısıltılar.

Aynı şarkı dudaklarımda, kulaklarımda.

Aynı aşk, aynı şehvet; damarlarımda akan.

Yaşladım be Tanrı, ey beni yaratan..

6 Mayıs 2011 Cuma

Break Up

Let the heartache begin.

4 Mayıs 2011 Çarşamba

Lullaby.

When i was a child, i was kissing every crow that i saw.
Then i grew up, i smoked some pot and got a haircut.
N' now i know, my prince is nailed on a fence and alive since.
It wasn't enough, so i fucked the princess.

Boss.


Barın kapısı açılır, içeri giren güzel kadının kendisi gibi güzel, kısa, kızıl ve kıvırcık saçları vardır.

Bir sigara ağır ağır alevlenir o mükemmel dudakların arasında. Tırnaklar yeni cilalanmıştır, kurbanını parçalamak isteyen katilin yeni bilenmiş bıçağı misali. Kadının güzel hatlarını ortaya çıkaran ince beyaz gömlek her nefeste yırtılacak gibidir.

"Oh god.. Bette and Tina are so fucking depressing."

Kadının kafasında ingilizce metinler döner. Düşüncelerini toparlamaya çalışmaz çünkü daha önce denemiştir ve kül, süte karışıp dünyanın en güzel aşk şiirini sadece bir kereye mahsus yazmıştır. Hikaye orada biter. Bir kedi bir köpeğe tecavüz eder ve suç mahaline o an bahar gelir. Etrafı aç insanlarla kaynar kadının.

"I want to rip that shirt off, bitch."

"God, you're sexy."

Nefes alış-verişler hızlanır.

"You.. are my angel.."

"TINA !"

"I think I'm falling in love with you."

Kızıl saçlı kadın suratını yırtıp bir vişne suyu olarak aç insanların tenine karışır.


Tanrım.. Kafam çok karışık.